Joe Rogan Experience podcast'inin 2397. bölümü, iklim değişikliği konusundaki ana akım anlatıya meydan okuyan iki önemli bilim insanını ağırlıyor: MIT'den emekli Atmosfer Bilimleri Profesörü Richard Lindzen [00:23] ve Princeton'dan emekli Fizik Profesörü William Happer [02:12]. Program boyunca, "iklim krizi" olarak adlandırılan olgunun bilimsel temellerinden çok siyasi ve finansal motivasyonlarla yönlendirildiğini savunan konuklar, bu konudaki yerleşik kanıları sorguluyor.
Bu makale, videoda tartışılan ana konu başlıklarını ve bu başlıkların dış kaynaklardan elde edilen bilgilerle genişletilmiş analizini sunmaktadır.
1. "İklim Krizi" Anlatısının Siyasallaşması ve Finansal Yönü
Videodaki temel argümanlardan biri, iklim değişikliği konusunun bilimsel bir tartışma olmaktan çıkıp siyasi ve finansal bir araca dönüştüğüdür.
Video İçeriği: Konuklar, özellikle Al Gore'un "Uygunsuz Gerçek" filmiyle [04:06] başlayan süreçte, konunun nasıl siyasallaştırıldığını tartışıyor. Happer, Enerji Bakanlığı'ndaki görevi sırasında iklim bilimcilerin sorgulanmaya karşı nasıl direnç gösterdiklerini ve kendilerini "Senatör Gore için çalışıyoruz" diyerek nasıl konumlandırdıklarını anlatıyor [03:40]. Lindzen, enerji sektörünün trilyonlarca dolarlık bir pazar olduğunu [08:06] ve "Net Sıfır" gibi politikaların bu devasa pazarı yeniden şekillendirmek için büyük bir finansal teşvik yarattığını belirtiyor. Üniversitelerin, iklim değişikliği araştırmalarından elde edilen devasa federal hibeler ve bu hibeler üzerinden aldıkları "%50-60'lık genel masraf (overhead)" payları nedeniyle [33:21], [35:23] muhalif sesleri bastırma eğiliminde olduklarını iddia ediyorlar.
Dış Kaynaklarla Genişletme: Konukların bahsettiği "bilimsel muhalefetin bastırılması" iddiası, videoda da atıfta bulunulan [26:42] "Climategate" skandalı ile örneklendirilebilir. 2009 yılında, İngiltere'deki East Anglia Üniversitesi'nin İklim Araştırma Birimi'nden (CRU) sızdırılan e-postalar, bazı bilim insanlarının verileri manipüle ettiği ("hockey stick" grafiği tartışmaları) ve muhalif bilim insanlarının makalelerinin yayınlanmasını engellemek için "editörleri uzaklaştırma" [27:22] gibi yöntemler tartıştıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu skandal, iklim bilimi topluluğundaki şeffaflık ve "meslektaş denetimi (peer review)" sürecinin tarafsızlığı hakkında ciddi bir tartışma başlatmış ve konukların "gatekeeping" (kapı tutma) iddialarını destekler nitelikte bir örnek olmuştur.
2. "Bilim Tescillendi" (The Science is Settled) Miti
Programda en çok vurgulanan felsefi nokta, bilimin bir otorite kaynağı değil, bir sorgulama metodolojisi olduğudur.
Video İçeriği: Konuklar, "Bilime güvenin" [15:30] sloganının esasen bilim karşıtı bir duruş olduğunu savunuyor. Bilimin, sorgulama, meydan okuma ve yanlışlanabilirlik üzerine kurulu bir metodoloji olduğunu [15:39] belirtiyorlar. Lindzen, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) raporlarının bile su buharı ve bulutlar gibi en büyük faktörleri "hiç anlamadıklarını" itiraf ederken [09:52], bilimin "tescillendiğini" söylemenin bir çelişki olduğunu vurguluyor. Bu durumu, sorgulamaya kapalı, "kült benzeri" bir ideolojiye [01:10:54] benzetiyorlar.
Dış Kaynaklarla Genişletme: Konuklar, mevcut iklim "konsensüsünü", bilimin ideoloji tarafından ele geçirildiği diğer tarihi dönemlere benzetiyor. En çarpıcı örnek olarak "Öjeni (Eugenics)" hareketini veriyorlar [59:07]. 20. yüzyılın başlarında Öjeni, ABD ve Avrupa'da "bilimsel" bir gerçek olarak kabul ediliyordu. Harvard, Stanford [59:39] gibi önde gelen üniversiteler tarafından destekleniyor ve "insan ırkının genetik kalitesini iyileştirmeyi" amaçlıyordu. Bu "bilimsel konsensüs", ABD'de zorla kısırlaştırma ve ırkçı temellere dayanan 1924 Göçmenlik Yasası [01:00:28] gibi felaketle sonuçlanan politikalara yol açtı. Konuklar, bu tarihi örneği, "bilimsel konsensüsün" sorgulanamaz bir doğru olmadığını ve tehlikeli ideolojilere hizmet edebileceğini göstermek için kullanıyor.
3. CO2'nin Rolü: "Şeytanlaştırılan" Molekülün Faydaları
Video, karbondioksitin (CO2) iklim üzerindeki rolünün abartıldığını ve "şeytanlaştırıldığını" [07:50] iddia ediyor.
Video İçeriği: Konuklar, CO2'nin ana sera gazı olmadığını, su buharı ve bulutların çok daha etkili olduğunu belirtiyor [09:52]. Dahası, artan CO2'nin olumlu etkilerine odaklanıyorlar:
Gezegenin Yeşillenmesi: Artan CO2 sayesinde Dünya'nın "daha yeşil" hale geldiğini savunuyorlar [17:48].
Yaşam İçin Gereklilik: Son buzul çağı sırasında atmosferdeki CO2 seviyelerinin tehlikeli derecede (yaklaşık 180 ppm) düştüğünü [24:09] ve bu durumun bitki yaşamını (ve dolayısıyla insanlığı) kitlesel bir yok oluşun [19:00] eşiğine getirdiğini belirtiyorlar. Happer'a göre 150 ppm'in altı, bitki yaşamı için "açlık sınırı" anlamına gelmektedir [24:20].
Dış Kaynaklarla Genişletme: Konukların "gezegeni yeşillendirme" iddiası, NASA tarafından yapılan ve uydu verilerine dayanan çalışmalarla desteklenmektedir. NASA'nın 2016'da yayınladığı bir araştırma, son 35 yılda Dünya'nın bitki örtüsünde (özellikle kurak bölgelerde) önemli bir artış ("global greening") olduğunu ve bu yeşillenmenin %70'inden fazlasının atmosferdeki artan CO2 seviyelerinden kaynaklandığını doğrulamıştır. CO2, bitkilerin fotosentez için ihtiyaç duyduğu temel bir besindir. Buzul çağı dönemindeki düşük CO2 seviyeleri (180 ppm civarı) de buz çekirdeği verileriyle doğrulanan bilimsel bir gerçektir.
4. Tarihsel İklim Döngüleri ve Güneş'in Etkisi
Program, mevcut ısınmanın benzeri görülmemiş bir olay olduğu fikrine meydan okuyarak, Dünya'nın ikliminin "hiçbir zaman durağan olmadığını" [10:13] vurguluyor.
Video İçeriği: Konuklar, mevcut ısınma anlatısından önce, 1970'lerde medyanın ve bazı bilim insanlarının "yaklaşan buzul çağı" konusunda panik yarattığını hatırlatıyor [04:30], [06:07]. Lindzen, buzul çağlarının asıl nedeninin Milankovitch Döngüleri [44:38] (Dünya'nın yörüngesel değişimleri) olduğunu açıklıyor. Ayrıca, sanayi devrimi öncesinde, Vikinglerin Grönland'da tarım yaptığı [49:27] "Orta Çağ Sıcak Dönemi" gibi mevcut durumdan daha sıcak dönemlerin yaşandığını belirtiyorlar.
Dış Kaynaklarla Genişletme: 1970'lerdeki "küresel soğuma" tartışması, dış kaynaklarca da doğrulanmaktadır. O dönemde bazı bilimsel makaleler ve popüler medya (örneğin Newsweek), 1945'ten beri gözlemlenen soğuma eğilimine ve aerosollerin (hava kirliliği) Güneş ışığını engelleme potansiyeline dayanarak bir soğuma dönemi olasılığını tartışmıştır. Milankovitch Döngüleri ise, Sırp bilim insanı Milutin Milanković tarafından geliştirilen ve NASA tarafından da onaylanan bir teoridir. Bu teoriye göre, Dünya'nın yörüngesinin basıklığı (eccentricity), eksenel eğikliği (obliquity) ve yalpalaması (precession) on binlerce yıllık döngülerle değişir. Bu değişimler, kutup bölgelerine ulaşan Güneş enerjisi miktarını (insolation) değiştirerek buzul çağlarının ana tetikleyicisi olarak kabul edilir [45:01].
5. "Net Sıfır" Politikaları ve "Aşırı Hava Olayları"
Son olarak, konuklar mevcut iklim politikalarının etkinliğini ve motivasyonunu sert bir dille eleştiriyor.
Video İçeriği: "Net Sıfır" politikalarının, gelişmekte olan ülkelerin ucuz ve güvenilir enerjiye (modern kömür santralleri gibi [13:19]) erişimini engelleyerek milyarlarca insana "olağanüstü zarar" verdiğini [11:34] savunuyorlar. Ayrıca, iklim anlatısının son 15-20 yılda "küresel sıcaklıktan" ziyade "aşırı hava olaylarına" (kasırgalar, seller vb.) kaydığını [01:30:35] belirtiyorlar. Bunun nedeninin, "aşırı hava olaylarının" her zaman bir yerlerde meydana gelmesi [01:31:09] ve korkutucu görseller sağlaması [01:31:36] olduğunu, oysa IPCC'nin bile uzun süre bu olaylarla küresel ısınma arasında net bir bağlantı kuramadığını [01:31:59] iddia ediyorlar. Milyonlarca ineğin metan gazı nedeniyle öldürülmesi [01:37:42] gibi politikaları, metanın atmosferdeki konsantrasyonunun çok düşük olması nedeniyle "basit aritmetiği yapamamak" [01:39:32] olarak nitelendiriyorlar.
Dış Kaynaklarla Genişletme: Lindzen ve Happer'ın ortak yayınladıkları (örneğin, yasama organlarına sundukları) çeşitli raporlar, bu iddialarını detaylandırmaktadır. Bu raporlarda, CO2'nin mevcut konsantrasyonlarda "doygunluğa" ulaştığını ve ek CO2 artışlarının sıcaklık üzerinde logaritmik, yani giderek azalan (trivial) bir etkiye sahip olacağını savunurlar. Bu fiziksel argümana dayanarak, "Net Sıfır" hedeflerine ulaşılsa bile bunun küresel sıcaklık üzerinde ölçülemeyecek kadar küçük bir etki yaratacağını iddia ederler.
Sonuç
Richard Lindzen ve William Happer'ın Joe Rogan podcast'indeki tartışması, iklim değişikliği konusundaki yerleşik anlatıya karşı kapsamlı ve teknik bir meydan okuma niteliğindedir. Onların temel tezi, iklim "krizinin" bilimsel verilerden çok siyasi, finansal [02:04:38] ve ideolojik bir yapıya büründüğü; bu durumun hem bilimin ilerlemesine [58:28] hem de küresel refaha zarar verdiğidir. İzleyicilere sundukları nihai mesaj, bilimi bir otorite olarak kabul etmek yerine, eski bir Rus atasözünü [01:49:54] hatırlatarak "Güven ama doğrula" (Trust but verify) [02:04:06] olmuştur.